Şah Mat Camping Assos
HARİTADAKİ KONUMU – NAVİGASYON
TESİS SAHİPLERİNE FIRSAT
Assos Şahmat Camping Restaurant Hizmetleri
Canlı müzik
Plaj
Şezlong
Restaurant
Çay Bahçesi
Çadır Kamping
Assos da gün batımını Şahmat Camping Restaurant da izlemenin ayrıcalığını yaşayın.
Assos Hakkında
Assos merkezi, Çanakkale’ nin Ayvacık ilçesine bağlı Behramkale Köyü’ nün aşağısından deniz kenarında bulunan antik kentdir. Bu kentin bulunduğu merkez liman ve yakın yöresi Assos adıyla anılır. Asıl Assos Kenti denizden 200 metre yüksekte bir tepede kuruludur.
Assos’un karşısında Midilli adası bulunan gözükecek kadar yakındır.Tarihte, Assos Kenti Edremit körfezinin en önemli limanıydı ve Roma ve Hellenistik dönemde de ticaret ve kültür merkezi olarak kullanıldı. Assos günümüzde ise bir tatil beldesi haline gelmiştir.
TazeBalığı ve kalamarıyla ünlüdür Assos, filozof Aristo’nun burada evlenmesine neden olacak güzellikte bir cennettir.
Bu cennetin tepelerinde binlerce yıllık taşların üzerinde yürürken, pırıl pırıl denize karşı kurulmuş olan bu antik kentin sakinlerinin, ne kadar şanslı olduklarını düşünürsünüz ve yıkıntıların arasında geçmişin izlerini ararken, burnunuza çarpan kekik kokularını da görmezden gelemezsiniz.,
Önce Assos’a, daha sonra da Sokakağzı sahiline gidiyoruz. M.Ö. 10. yüzyılda Lesbos’daki (Midilli) Metymna halkı tarafından kurulduğu söylenir Assos’un.
Troas bölgesinin güçlü ve zengin şehirlerinden biri olan Assos, M.Ö. 560 yılında ilk önce Lidya,daha sonra da Persler’in egemenliği altına girmiştir. Persler tarafından yönetilen kent, daha sonra Hermias’ın eline geçmiştir.Bu dönemde Platon’un öğrencisi Hermias, arkadaşı olan Aristoteles’i kente davet etmiştir. Aristoteles, M.Ö. 348-345 yılları arasında Assos’ta bulunmuş ve ilk felsefe okulunu kurmuştur.
Bağımsızlığına Büyük İskender’in Asya seferinde kavuşan şehir, onun ölümünden sonra Pergamon Krallığı’na geçmiştir. Kent M.Ö. 331 yılında Büyük Roma İmparatorluğu’na geçse de, parçalanma esnasında Bizans’ın payına düşerek piskoposluk merkezi olmuştur. 1. Murat zamanında Osmanlı topraklarına katılmış, Haçlı seferleri sırasında büyük zarar görmüştür.
Çanakkale-İzmir yolu üzerinde bulunduğu için, Ege ve Marmara’dan gelen konukları ağırlamaktadır. Temiz havası, denizi, tarihi, huzurlu ortamının yanısıra; turistik tesisleriyle de konuklarına elverişli bir tatil ortamı sunuyor Assos.
Tarihin 21. yüzyıldaki önemli aynalarından biri “Assos” ve gölgesinde kalmış gizli cennet “Sokakağzı”… Çanakkale’nin Ayvacık ilçesinde bulunan Assos, denizden 238 metre yükseklikten Ege’yi seyretme imkanı sunuyor.
Assos’un bu tepedeki gözleri tepedeki Athena Tapınağı, denizin kokusunu ise sahildeki antik limanla birlikte alıyor.
Bir liman kenti olmasına rağmen diğer liman kentleri ile arasında önemli farklar bulunuyor.
Yaklaşık 20 metre, 3 km uzunluğunda surları,iki ana giriş kapısı (doğu ve batıdan) ve 8 kulesi, kentin güvenli görünümünü güçlendiriyor.Assos; agora temelleri, idari yapı ve meclis binası, gymnasiumu,Nekropolleri, kiliseye çevrilen tapınağı, su sarnıçlarıyla günümüze kadar gelmeyi başarmış.
Amerikan Arkeoloji Enstitüsü tarafından 1881-1883 yılları arasında başlatılan kazı çalışmaları, şu anda Kültür ve Turizm Bakanlığı adına Prof.Dr. Ümit Sertoğlu tarafından yürütülüyor.
Assos’da Yaşam
Tarihi her yanında barındıran Behramkale ve Assos’da renkli yaşam ise antik liman çevresinde yaşanıyor. Oteller, barlar, restoranların yoğun olarak sıkıştığı bu sahile eğer aracınızla gelirseniz parke taşı kaplı, oldukça dik bir yokuştan inerek yolun kenarına araç bırakabilirsiniz, sonrada yürüyerek sahile inebilirsiniz.
Gecesi gündüzü ayrı havaya sahip Assos antik liman dalgakıranı üzerinde yürümek, sahil kahvelerinde oturmak, denizle içi içe restoranlarda yemek yemenin tadına doyamayacaksınız.
Denize girecek uzun bir sahile sahip olmayan, plaj sıkıntısı çekilen Assos’ta, işletmeler denize yapılan ahşap iskeleleri çözüm olarak bulmuşlar.
Behramkale
Antik kentin yanında yer alır, antik taş köprüsü ve tarihi camisi yol üzerinde bulunan lahit ve kale surları bölgede görülecek yerler arasındadır.
Eğer çevre gezilerine meraklıysanız, Babakale yolu üzerinde olan onarım çalışmaları Apollo Smintheion Tapınağı, Osmanlı’nın yaptırdığı son kaleyi, Osmanlı Donanmasının deniz seferine çıkarken su aldığı çeşmeyi, Kestanbol Kaplıcalarını ve Kumburnu sahilinde yer alan günümüze bozulmadan gelebilen korunaklı savaş siperlerini de görebilirsiniz.
Odunluk İskelesi’nden feribotla Bozcaada’ya geçebilirsiniz ya da, Truva, Bergama gibi çevredeki diğer antik kentleri gezebilirsiniz.
Assos Festivali ise her yıl Eylül ayında yapılıyor.
Sokakağzı Sahili
Assos’a 18 km uzakta, aynı kıyıda yer alan sahil bölgesi, antik Polymedium kentinin üzerinde bulunuyor. Ama pansiyon ve otel tabelaları sahildeki hareketlilikden haber veriyor.
Rampa aşağı inmeye başladığınızda, Assos’un Athena Tapınağından görünen manzarayla eş değerde Ege denizi manzarasıyla karşılaşıyorsunuz ve ılık rüzgarı teninizde hissediyorsunuz. Tarihi Polymedium antik kenti üzerinde olan köyde, henüz hiç kazı çalışması yapılmamış.
Sit alanı olan bölgenin geniş kumsalı gerisinde birkaç pansiyon, kafe ve yazlıklar bulunuyor. Bu yerleşim alanında yaz-kış açık tesisler, konukları yıl boyu ağırlayabiliyor.
Assos’a göre daha az bilindiği için fiyatların daha ekonomik olması sözkonusu olan tam bir huzur sığınağı. Temiz havası, denizi ve büyük kum plajı ile lüks aramayan tatilcilerin tercihi.
Olta ve sualtı zıpkınla balık avcılığı için zengin koylara sahip bu yörede, günlük gezilere, tekne turlarına istediğiniz gibi katılabilirsiniz. Sörf meraklıları için uygun rüzgar var. Av sezonunda kara avcılığı da yapılıyor.
Nerede Kalınır?
Assos ve Sokakağzı’ndaki yıl boyunca açık konaklama tesislerinde kalan ziyaretçilerin yanısıra; pansiyon ve motellerin bahçelerinde çadır kurup kamp yapanlarada rastlayabilirsiniz.
Sokakağzı sahilindeki pansiyonlarda bulunan ortak mutfaklar ise tüm ihtiyaçlarınızı karşılayacak biçimde düşünülmüş.
Ayvacık’a bağlı sahil köylerinin en önemli özelliği kıyıya paralel uzanan tepelerin deniz gören yüksek kesimlerinde yerleşmiş bulunmasıdır.
Behram (Assos), Güney boyunca bir gerdanlık gibi dizilen köylerin ortasında adeta bir elmas gibi gözleri kamaştıran güzelliği ile boy göstermektedir Assos. Assos, Eski Anadolu’nun batısında, Troas bölgesinin güney kıyısında, 238 metre yükseklikte kurulmuş antik bir kenttir.
Ören yerleri, Behramkale Köyü civarında görülmektedir. Tepenin kuzey eteğinde, Satnioeis (Tuzla Çayı) bulunur. Assos’un, Lesbos (Midilli) adasındaki Methymna şehrinden gelen Aioller tarafından kurulduğu bilinmektedir.
M.Ö.560-547′de Lydialılar’ın, M.Ö.547-479′da Perslerin egemenliği altında bulunan şehir, bağımsızlığına kavuştuktan sonra Attika Deniz Birliği’nin bir üyesi olmuş ve M.Ö.405′te Assos’ta oligarşik bir hükümet kurulmuştur.
M.Ö.366 yılında Phrygia satrabı Ariobarzanes, Pers Kralı’na karşı ayaklandığı zaman, Eubulos ve Ariobarzanes birlik olarak Atarneus’tan Assos’a kadar bütün kıyı bölgesini elde etmiştir. M.Ö.350 yılında Assos idaresi Hermias’ın eline geçmiş, Hermias, Eflatun’un öğrencisi olmuş ve Aristo ile dostluk kurmuş biridir ve Assos şehrini Eflatun’un öğrencileri olan Erastos ile Koriskos’a hediye etmiştir.
Onlar da orada bir felsefe okulu kurmuşlardır. Eflatun’un ölümünden sonra, Hermias’ın daveti üzerine Aristo, Ksenokrates ile beraber Assos’a gelmiş ve orada ilk felsefe okulunu kurmuş ve bu sayede Assos, Aristo’nun orada kaldığı üç yıl zarfında (347-345) Yunan tefekkür hayatının önemli bir merkezi olmuştur ama Hermias’ın ölümünden sonra (M.Ö.342) Assos, yine Perslerin egemenliği altına girmiştir.
M.Ö.334′te Büyük İskender tarafından kurtarılmış, ondan sonra bütün Troias bölgesi gibi, muhtelif hükümdarların egemenliği altında bulunmuş, sonra da Bergama Kralları’nın ve bütün Bergama Krallığı ile beraber M.Ö.l33 yılında Romalıların eline geçmiştir.
Assos adı, tarihte bundan sonra önemini kaybetmemiştir. Assos’a Bizans zamanında Makhramion adı verilmiştir, bugünkü köyün adı Behram, oradan gelmektedir.Assos’un önemi, özellikle Aleksandreia Troas’tan, Adramytteion’a, oradan da Bergama’ya kadar giden yola hâkim olmasındandı.
Büyük bir kısmı iyi korunmuş olan surlar ve kapıları Yunan tahkimat sanatının parlak bir örneği sayılabilir.
Öbür binalar arasında özellikle şehir tepesinin en yüksek noktasında bulunan Athena Tapınağı’nın önemi, anılmaya değerdir. Bundan başka bir tiyatro, bir gymnasion ve Agora’nın kuzey kenarındaki bir stoanın örenleri de bulunur ve deniz kenarından hala eski dalgakıranın kalıntıları görülebilir.
Batı Akropolis’ te ise her iki kenarında da mezarlar bulunan bir sokak göze çarpar ve birçok mezar anıtı da bu sokakta yer almaktadır.
ASSOS – İSKELE MEVKİ
Athena Tapınağı’nın yükseldiği tepeden denize bakıldığında antik iskelenin su altındaki kalıntıları görülebilir, Midilli ile Assos arasındaki dini ve siyasal bağ düşünüldüğünde; buranın işlek bir liman olduğu tahmin edilebilir.
Bugün batık olan antik limanın yerine yapılmış olan iskele, tarihteki eski hareketliliğini kaybetmişse de , güzelliğiyle ziyaretçilerini büyülemeye devam eder.
İskele, 80′ li yıllara kadar palamut sevkiyatında kullanılırken burada bulunan yapılar da palamut ambarı olarak kullanılırdı, günümüzde ise her ikisi de turizm amaçlı faaliyet göstermektedir.
Palamut yüklü deve kervanlarının yerini, dünyanın dört bir yanından akın akın gelen turist konvoyları almış, palamut depoları da hiç bozulmadan otel haline gelmiştir.
Denizi’nin tadını çıkarmak hem de Assos’un tarihi dokusunu yaşamak için gelir tatilciler buralara. Assos’da taş duvarlı evler ve oteller ile mistik bir havanın içinde bulursunuz kendinizi.
Behramkale Köyü’nün içinden çıkılan Assos antik kenti eserleri müzede toplanmış olup Assos antik kenti bir tepe üzerinde tüm körfez manzarasına hakim olarak durmaktadır.
Assos’un bulunduğu Behramkale köyü, sıcak insanları, taş sokakları ve dokusu bozulmamış taş evleri ile büyülü bir yerde olma hissi verir herkese.
Assos Antik Kenti’ni dolaştıktan sonra köy içinde deniz manzaralı restaurantlarda daha önce adını dahi bilmediğiniz zeytinyağlı lezzetler bekler sizi. Yemeğin ardından köy meydanındaki taş kahvelerde yudumlayacağınız çayla birlikte Assos’un havası dolar vucudunuza.
Assos, birden çok güzelliği barındırır içinde; Antik Kenti, Assos Antik Limanı, Taş evleri, sıcacık insanları ve tabiki, Kadırga koyu…
Assos’tan dönerken, vücudunuzu dinlenmiş, adeta yenilenmiş hissedersiniz. Bir çok şey artık size daha güzel gelir..
Görülecek yerler
Athena Tapınağı; Zeus’un kızı ve 12 Olimpos Tanrısından biri olan Athena, babası Zeus’un kafasından silahlı ve elinde kargası ile doğmuş bir savaşçı. El emeğini ve el sanatlarını koruyan tanrıça olarak da biliniyor. Mitoloji’ye göre kadınlara dokumayı ve işlemeyi o öğretmiş.
Behramkale ve çevresindeki halı ve kilim dokumacılığı, Athena sayesinde gelişmiştir belki de. Athena Tapınağı,Anadolu’da dor üzerine yapılmış tek örnek olması nedeniyle büyük önem taşıyor. Tapınağa kadar araç yolu olan antik alana giriş, ücretlidir.
Bunca yıl yıkılmadan ayakta kalan sütunlar, fotoğraf çekenlerin yanısıra resim yapanların da kompozisyon malzemesi. Ege Denizi’nin muhteşem manzarasına karşı güneşin batışını seyretmek ise bir başka keyif veriyor insana…
Agora Tapınağı
Akropol’ün güneyinde bulunur. Etrafında bulunduğu dönemin yapıları yer almaktadır. Agora Tapınağı’nın, M.Ö. 2. yüzyıl kalıntıları görülebilir. Agora Tapınağı daha sonra kiliseye dönüştürülmüştür.Bundan dolayı özgün planı hakkında bir bilgi bulunmamaktadır.
Bouleuteiron (Meclis)
Agora Tapınağı’nın doğusunda bulunur. Heykeller, kürsü ve küçük anıtsal yapılardan oluşmuştur.
Gymnasium
M.Ö. 2. yüzyılda yapıldığı söyleniyor. Agora ile batı kapısı arasında bulunuyor. Dört yanı Dorik şeklindeki sütunlarla çevrilidir ve taş döşeli bir avlu biçimindedir. 32×40 m ölçülerindedir.
Girişteki yarım daire şeklindeki basamaklar, günümüze kadar ulaşamamıştır. Kuzeydoğusunda Bizans döneminden kalma bir kilise ile güneybatısında da bir sarnıç vardır.
Tiyatro
M.Ö. 2. yüzyıllarda Agora’nın yakınlarına kurulmuştur. Son yüzyıla dek tümüyle korunmuş olan bu yapı, günümüzde çok yıkık bir şekilde bulunmakta. Geleneksel Grek tiyatro planına uygun olarak, at nalı biçiminde yapıldığı düşünülmektedir. En son Roma döneminde yenilenmiştir.
Stoa
Üstü örtülü, önü sütunlu galerilerdir (revak). Biri Agora Tapınağı’nın kuzeyinde, diğeri de güneyinde bulunur. Kuzeydeki M.Ö. 3. yüzyılın sonunda ya da I2. yüzyılın başında yapılmıştır.
İki katlı, Dorik şeklindedir. Alt katta, sütunların arası dörtgen panolarla süslenmiştir. İkinci katta, tavanı oluşturan ağaç kütüklerinin yerleştiği delikleri görebiliyoruz.
Nekropol
Helenistik ve Roma dönemlerinde yapılmıştır. Nekropol’ün doğu ve batı kapılarını bağlayan yol üzerinde, mezar ve anıtlar bulunmaktadır. Batı kapısının kuzeyinde, Publius Varius’un mezar kalıntıları sıralanmıştır


















Henüz harita eklenmemiş.